Ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları arasında oldukça yaygın ve başarılı bir uygulamadır. Ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk sürecine değinmeden önce, arabuluculuk kurumu hakkında kısa bir bilgi vermek, konu bütünlüğü açısından yerinde olacaktır. Buna göre arabuluculuk; uyuşmazlık taraflarının konuşmak ve konu hakkında fikir alışverişinde bulunmak, birbirlerini anlamak ve bu sayede kendileri için çözüm üretmelerine yardımcı olmak amacıyla başvurulan uyuşmazlık çözme yöntemidir.
Arabuluculuk; uzmanlık eğitimi almış, bağımsız ve tarafsız, objektif bir konumda bulunun üçüncü kişinin katkısı ve iştirakiyle yürütülür. Arabuluculuk (dava şartı arabuluculuk düzenlemeleri saklı kalmak üzere) ihtiyari, yani gönüllü bir faaliyettir. Arabulucunun ilgili uyuşmazlık hakkında karar vermesi söz konusu değildir; arabulucu, iletişim tekniklerine başvurmak suretiyle, uyuşmazlık tarafları arasındaki iletişimi kolaylaştırır, canlı bir diyalog gerçekleşmesine yardımcı olur.
Hukuki uyuşmazlıkların arabuluculuk yöntemiyle çözümlenmesine ilişkin usul ve esaslar, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda düzenlenmiştir. İradi bir faaliyet olan arabuluculuk, ancak hukuk düzeninin öngördüğü bazı iş uyuşmazlıklarında zorunlu tutulmuştur. Fakat Abonelik Sözleşmelerinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun ile birlikte ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk da ihtiyari niteliğini kaybederek zorunlu arabuluculuk kapsamında girmiştir.
Ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk, TTK m.5/a’da “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. İşbu hükümden anlaşılacağı üzere, kanun koyucu “zorunlu” sözcüğüne değil; “dava şartı” ifadesine yer vermiştir. Bir davanın esastan incelenebilmesi için mevcudiyeti zaruri şartlara “dava şartı” denir.
Ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuğun yasal dayanağı 6102 sayılı Kanun’dur. Kanun’un öngördüğü ticari uyuşmazlıklar için arabulucu yoluna gidilmeden dava açılması mümkün değildir. Dolayısıyla, söz konusu uyuşmazlıklar için uygulamada zorunlu arabuluculuktan söz edilmektedir. İlgili uyuşmazlıklarda arabuluculuk faaliyetine başvurmaksızın dava açılması halinde, dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilir.
Ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk, TTK m.5/a uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerinde zorunlu tutulmuştur. 6102 sayılı Kanun m.4 kapsamında, taraflardan her ikisinin de ticari işletmesi ile alakalı konulardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile ilgili tarafların tacir olup olmadığına dikkat edilmeksizin;
Fakat, şu durumlarda zorunlu arabuluculuk söz konusu değildir:
Ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk faaliyeti neticesinde uzlaşı sağlayan taraflar, arabuluculuk ücreti hakkında aksi yönde bir düzenlemede karar kılmadığı takdirde, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi eki Arabuluculuk Ücret Tarifesi İkinci Kısım uyarınca eşit şekilde karşılamak durumundadır. Ücretin, işbu tarifenin Birinci Kısmında öngörülen iki saatlik ücret miktarından az olması mümkün değildir.
Arabuluculuk neticesinde uyuşmazlık taraflarına ulaşılamaması, taraflar iştirak etmediği için görüşme yapılamaması yahut iki saatten daha az süreli görüşmelerin ardından uzlaşı sağlanamaması durumlarında, Tarifenin Birinci Kısmı uyarınca iki saatlik ücret, Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır. İki saat ya da daha fazla süreli görüşmeler neticesinde uzlaşı sağlayamamalı durumunda ise iki saatin üzerine çıkan süreye dair ücret, aksi yönde karar kılınmamışsa, uyuşmazlık taraflarınca eşit şekilde karşılanmak durumundadır.
Uyuşmazlık taraflarınca ve Bakanlık bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderleri kapsamında değerlendirilir.